top of page

Okuma Atölyesi: Aydınlanma Ağacı

  • Merturkçe
  • 4 Eyl 2015
  • 4 dakikada okunur

Evet, sizinle aynı düşüncedeyim, isim koftiden gözüküyor; amma ve lakin başka ne diyeceğimi de bilememiştim o zamanlar. Bu bir etkinlik değil. Bu bir nevi sınıf duvarlarının dile gelmesi. Hani şu duvarlar dile gelse de anlatsa neler yaşadığımızı deriz ya, heh, işte bu paylaşım tam da o deyimi gerçek kılıyor. Resim öğretmenimizin yardımlarını esirgememesiyle ortaya çıkmıştı. Tamamen spontane gelişen bir şeydi. Yani oturup üzerine saatlerce ne yapabilirim diye düşünmemiştim. Kafamda sadece "Çocukların okudukları kitapları görsel bir şekilde nasıl sunabilirim?" sorusu vardı. Biraz da photoshopla çok alakadar olduğum için çok önceden denk geldiğim dalları kurumuş bir ağaç görselinden yola çıkarak sınıfın boş kalan duvarına böyle bir çalışma yaptım. Eğitimpedia'da denk geldiğim bir soru beni çok heyecanlandırmıştı. Makalede zekice bir soru sorulmuştu: "Sınıfım bir hikaye anlatıyor mu?" Yaptığım iş tam da bu soruyu cevaplıyordu. Hoş ben soruyu sormadan cevabı bulmuştum; ama bunun matah bir şey olduğunu düşünmüyorum. Derler ya, zekice cevaplar istiyorsan zekice sorular sormalısın. İşte işin püf noktası buydu. Biz öğretmenler bazen cevaba o kadar çok odaklanıyoruz ki bırakın soruyu düşünmeyi, sorunun ne olduğunu bile hatırlamıyoruz. Ol sebepten yaptığımız birçok iş tesadüfî olaylara dayanabiliyor. Soru sormayıp direkt cevap aradığım için masanın başına etkinlik bulma amacıyla oturmuştum ve finalde, gecenin saat bilmem kaçında oturup bu siteyi hazırlarken bulmuştum kendimi. Amaçsızlığın bu kadarı sizin anlayacağınız. Bu soru sorma kısmına ileride bir makalede tekrar döneceğimi bilmenizi isterim. Zira soru sormanın kıymeti harbiyesini, dünyaya Sokrates öğretmiştir ki o da bu eylemin diyetini baldıran zehri içerek ödemiştir. Platon bu olayı insanlık tarihinin kara sayfalarına not düştü: Bk: Sokrates'in Savunması. Yine tuttum konuyu nerelere getirdim. Hayır, insan uyarır bilader (İzmirlilerde alışkanlıktır birader demezler) ne diyordun yine ne anlatmaya geçtin, diye. Neyse efendim, adamlar üretmiş, adına 'craft' derler bir kağıt vardır, ondan iki adet buluyorsunuz. Uzunlamasına alt alta koyup üzerine büyük bir ağaç resmi çiziyorsunuz. Resimlerde de gördüğünüz gibi kuru bir ağaç resmi olması gerekiyor; çünkü öğrencileriniz yeşillendirecek onu. Bordmarker tahta kalemiyle çizdiğiniz ağaca biraz gölgelendirmeyle boyut kazandırabilirsiniz. Nalburlarda üç beş liraya silikon tabancaları satılıyor, kestiğiniz o ağacı silikon tabancasının yardımıyla duvara güzelce yapıştırıyorsunuz. (Dikkat: Sene sonunda okulda badana sıva yapıldığı için biz yapıştırmakta bir sakınca görmüyorduk. Sökmeye kalktığınızda silikon duvarın sıvasını söküyordu ama düzeltilemez bir zarar verdiği olmuyordu. Tabii biz tüm bu işlemleri önceden müdürümüze bildirip onay almıştık.) Ben kızlar için kırmızı, erkekler için yeşil elmalar tasarladım photoshopta. Elmaların üzerinde öğrencilere ve okudukları kitaba ait bilgiler yer alıyordu. Hatta ben üşenmeyip tek tek hepsinin fotoğrafını yapıştırdım. Kırk sekiz öğrenciye de ayrı dosya açtım. Sayı fazlaysa bu imkânsız hale geliyor tabii. Bu elmaları çıktı halinde alıp hazırda beklettim. Öğrenciler boş olduğum/oldukları vakitlerde okudukları kitapları bana getiriyorlardı. Okuduysam üzerine sohbet ediyorduk. Okumadıysam kitabı anlattırıyordum. (Burada bir parantez daha açacağım. Onların şu anki imkânları dâhilinde biz öğrencilere sıkıcı klasikleri tavsiye eden öğretmenler oluyorduk. Daha beşinci sınıftan itibaren birçok öğrencim fantastik -ambalajları cafcaflı- kitaplara yöneliyor. Bu kitapları kötülerseniz sizin de kötü olmanız kaçınılmaz oluyor. Ancak elinizde bir iki defa bu kitaplardan gördülerse sizden kralı olmuyor. Dönem içinde onları bazı kitaplardan sorumlu tutuyorum. Bu kitaplarla ilgili sınav yapacağımı belirtiyorum. Bu sorumlu tuttuğum kitapların arasına mutlaka fantastik bir kitap da koymaya çalışıyorum ki onların da gönüllerini kazanayım. İçerik olarak sıkıntılı durumlar olduğu için bu konuda da çok sıkıntı yaşadığımı belirtmeliyim. Bu tür kitaplara çok fazla ilgi duyan bir öğrencimden bu konuda yardım istedim. Altıncı sınıfların da okuyabileceği ve onu çok etkileyen popüler bir kitap istedim. Abartısız söylüyorum getirdiği beş kitapta da hem kendisi hem de diğer öğrencilerim için uygunsuz olabilecek çok fazla durum vardı. Bu girişimim o sıra sonuçsuz kaldı maalesef. Hele ki bu konuda başımızda Wattpad denilen bir püsküllü bela var ki evlere şenlik. O konuya da ileride değineceğimi umuyorum. Yeter nefesim tükendi kapatayım artık şu parantezi.)

Nerede kalmıştık evet, öğrencimle kitap üzerine konuşuyorduk. Burada okumasından çok neler söylediği önemli. Nihayetinde "Hocam ben bu kitabı okudum." diyen hiçbir çocuğu geri çevirmemiştim, çevirmem de. Mesela kitabı okumasın ama bana başka bir hikâye anlattığını farz edelim. Eğer beni anlattığı hikâyeye inandırabiliyorsa bu, öğrencinin istedikten sonra oturup bir kitap yazabileceği anlamına geliyor ki, bu kitap okumasından çok daha öte bir şey fikrimce. Bu muhabbetten sonra öğrenciye elmasını veriyorum. Elmasını düzgün bir şekilde kesiyor, içeriğini doldurup 'patafix' denilen icatla ağacımıza yapıştırıyor. İşte hepsi bu kadar. Bir paragrafla özetleyebileceğim bu duvar etkinliğini neden böyle sündüre sündüre anlattığımı merak ediyorsanız ne yapmaya çalıştığımı anlamamışsınız, demektir. O zaman sizi şöyle alayım.

Dikkat: Etkinliğin Eksileri ve Artıları - Bu duvar etkinliğini ben beşinci sınıflarda uygulamıştım. Onlar için somutlaştırmak çok daha önemli oluyor. Ayrıca hoşlandıkları için ağaçlarını koruma altına da alıyorlar. Ben bu zamana kadar hiçbir sınıfımın ağacını parçaladığını görmedim. Tabii bu konu üzerinde sene başında öğrencilerle ciddi ciddi de konuşuyorum. 6. sınıflar için nasıl olur bilemiyorum. Şöyle ki: Programımıza göre öğrenci iki dönem boyunca toplam altı kitap okuyor. Bu kitaplarla alakalı her yazılıda 20-25 puanlık sorular geliyor. Bu aynı zamanda her öğrencinin o ağaçta elması olacak anlamına geliyor. Eğer doğru iletişimi yakaladığınızı düşünüyorsanız ve okuma seviyesinin de geliştirilebilir olduğu kanaatindeyseniz pekâlâ 6. sınıflarda da 7. sınıflarda da uygulanabilir. - Eğer bizimki gibi bir okuma programınız yoksa zorlu bir süreç sizi bekliyor demektir. Sıkı bir takip söz konusu olacağı anlamına gelir bu. Eğer takip yapamayacaksınız hiç başlamamanız daha iyidir. + Öğrencilerle belirli periyotlarda sayım yapıp bu sayıma göre ödül sistemi geliştirdik. Mesela rastgele bir günde yaptığımız sayıma göre kızların daha fazla kitap okuduğu ortaya çıktı. Ödül olarak o sınıfın kızlarıyla sinemaya gittik. Herkes kendi biletini kendisi almasına rağmen yine de bu etkinliği bir ödül olarak gördüler. İlginç hakkaten. Ben de, demek ki sinemayı değil benimle vakit geçirmeyi ödül olarak gördükleri çıkarımında bulunarak kendi kendime gaz verdim. + Ödülü kızların kapmasından sonra gaza gelen erkekler bir sonraki sürece daha hırslı biçimde girişti. Bir defalığına mahsus olsa da iyi bir şekilde kitap okuyarak ödülü kapmayı becerdiler. Bu bile yeterliydi benim için. + Elmalarda okunulan kitap için puanlama sistemi koyduk. Bazı öğrencilerin gerçekten de arkadaşlarına güvenip bazı kitapları daha istekli okuduklarını fark ettim. + Velimin birisi çok az kitap okuduklarından bahsedecek oldu. Sınıftaki bu uygulamamızı kısaca anlattım, ağacı gösterdim ve etkilendiğini gördüm. Demek ki sadece çocuklar için değil biz yetişkinler içinde somutlaştırma önemli bir etken diye düşündüm mesela. + Asgari şartlarda dahi bu etkinliğin uygulanabileceğini düşünüyorum. Ne olur, renkli kâğıtlar olmaz da siyah beyaz fotokopi çıktıları kullanılır. Her öğrencinin elmasını kendisi renklendirir, bu sorun da çözülebilir. Craft kâğıdının ya da silikon tabancasının bulunmaz Hint kumaşı olmadığını da hesaba katarsak gayette uygulanabilir bir etkinlik diye düşünüyorum. Nefesim tükendi yahu. Bir başka yazıda buluşalım.

 
 
 

Comments


Öne Çıkanlar
Son Eklenenler
Arşiv
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page